"Enter"a basıp içeriğe geçin

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü Münasebetiyle

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü Münasebetiyle Türkiye Komünist Partisi’nin Merkezi Yayın Organı olan Orak Çekiç dergisinde Mart 1936’da yayınlanan “Türkiye Emekçi Kadınlığı Ne İstiyor” başlıklı yazıyı paylaşıyoruz.

Yazı aslına uygun olarak yazıya döküldüğünden yazım hataları olduğu gibi bırakılmıştır.

8 M A R T. Emekçi kadınların kurtuluşları için beynelmilel mücadele günüdür. Emekçi kadınlığın kurutuluşu işçi sınıfının kurtuluşu iledir.

Türkiye işçi ve köylü kadınlığı, insafsız bir soygun altında ve sefalet içindedir. İş ücretlerinde kadın erkek farkı gözetilmemelidir. Ayni işe ayni ücret! Kadınlar ağır ve gece işlerinde çalıştırılmamalıdır.

“Türkiy Emekçi Kadınlığı Ne İstiyor?”

8 M a r t günü, bütün kapitalist dünya emekçi kadınları kurtuluşları için mücadele ederler. İnsan cemiyetinde, şahsi mülkiyet başladığı ve peder şahi aile sistemi kurulduğundan beri, kadın erkeklerin esiri vaziyetine düşmüştür. Burjuva rejiminde de kadının esareti devam etmiş ve kadınlar bilfiil fabrikalarda çalışmak mecburiyetinde kaldıkları için bu esaret iki taraflı ve katmerli olmuştur. Bu günki burjuva cemiyeti güya kadınlarla erkekler arasında bir müsavat tanıyor. Fakat bu müsavat kuru bir sözdür. Reis erkek olduğu için aile içinde kadın erkeğin kölesidir. Evin içinde erkeğin borusu öter.

Türkiyede on sene evvel çıkarılan medeni kanun evlenme ve boşanma işlerinde kadınlara bazı haklar tanımışsa da, aile içinde erkeğin iktisadi hakimiyeti bu hakları hiçe indirmektedir. Eski usul imam nikâhile evlenmeler, kanunen yasak olmasına rağmen, büyük şehirlerde bile sık sık rastlanan hallerdendir. Türkiyede kadın hâlâ bir mata gibi, para ile satılıyor. Babası kızını parası olan ve kendisine en fazla ağırlık veren erkeğe peşkeş çekiyor. Kızın bu erkeği isteyip istemediği, erkeğin ihtiyarlığı veya gençliği babaya vız geliyor. Bu şekilde satın alınan kadın gayet tabiidir ki bir köle vaziyetinde kalacak. Para kuvvetile alındığı için istenildiği gibi kullanılacak bir mahluk olmaktan kurtulamaz. Şehirlerde evde, köylerde ise hem evde hem tarlalarda çalışan kadın kendisi için değil, evlenmeden evvel babası ve evlendikten sonra da kocası için çalışır. Hatta işler erkeğin de çalışmasını icab ettirecek kadar çok ve sıkışık değilse kadınlar yalnız çalışır, erkekler evde, kahvede oturur keyfine bakar.

Yalnız Sovyetler Birliği’nde proleter inkılâbı sosyalizm kuruluşu ile kadınların esareti kökünden kaldırılmıştır. Hele köydeki kollektifleşme sistemi kadının tam hüriyet ve sirbestisine imkân vermiştir.

Görülüyor ki kadınların erkeklerin esiri olmaktan ve erkekler için çalışmaktan kurtulabilmeleri için; şahsi mülkiyet kaidesine dayanan insanların insanlar üzerindeki hakimiyetinin ortadan kaldırılması lâzımdır. Bu da ancak, içtimai bir inkılâpla ve en son işçi sınıfının inkılâbile mümkindir.

K a d ı n l ı ğ ı n  k u r t u l u ş u  i ş ç i  s ı n ı f ı n ı n  s  i y a s i  v e  i k t i s a d i k u r t u l u ş u n a  b a ğ l ı d ı r.

Bir azda Türkiye işçi kadınlığına dokunalım. Türkiyede sermayedarlığın inkişafile kadınların da fabrikalara girip çalışması başlamıştır. Babanın öldüğü, çalışamayacak bir hale geldiği, işsiz kaldığı zamanlarda ve çalışsa bile kazancının bütün aile efradını geçindirmeye yetişmediği vakitlerde analarla kızlar çalışmak ve ekmek parasını çıkarmak için didinmek mecburiyetindedir. Türkiye’de kocası da çalıştığı halde çocuklarını açlıktan kurtarmak için çalışan kadınların sayısı onbinleri geçer. Patronlar kadınların bu zaruret ve ihtiyaçlarından alabildiğine faydalanmanın yolunu bulmuşlardır. 7-8 yaşında kız çocukları da dahil olduğu halde, her yaşta kadınları çalıştırırlar. Bu işçi kadın ve kızların gündelikleri 10-15 kuruştan başlar. En fazla 80-90 kuruşa kadar çıkar. Kapitalistler daha ucuz çalışan kadınları daha çok tercih etmekle, umumiyetle iş ücretlerini de kırmaktadırlar. Kadınların iş hayatına yeni atılmış bulunmaları ve mutlak bir sefaletten kurtulmak için her çeşit iş ve şartlara razı olmaları fabrikatorlara daha geniş istismar imkânları hazırlamaktadır. Hatta o kadar ki bu vaziyeti bilen patronlar ve onların yamakları ustabaşılar, iş verme bahanesile veyahut işten atmak tehdidile bu zavallı kadınların namuslarına tecavüz etmek şenaetinden bile çekinmezler.

Türkiye cumhuriyeti kanunlarının tanıdığı bu sözde müsavat niçin fabrikalarda iş sahasında tatbik edilmiyor? Kadınlara ayni iş için daha az para veriliyor. İşçi kadınlara yaptıkları iş karşılığı olarak erkeklere verilen ücret verilmelidir. Kadınların yaradılışındaki hususiyetler göz önünde tutulmalıdır. Kadınlar çocuklarına bakmak, ev işlerini yapmak ve dinlenebilmek için gece işlerinde çalıştırılmamalıdıl. İş kanununda akşam sekizden sabah beşe kadar olan gece saatlerinda kadınlar ve 18 yaşına kadar olan gençlerin çalıştırılması yasak edilmelidir. İşçi kadınlara doğuracağı zaman çalışamadıkları için yol veriliyor. Sefalet içinde büsbütün mahv olmamak korkusile bu zavallı işçi kadınlar çocuklarını düşürmek mecburiyetinde kalıyorlar. Paraları da olmadığı için bu işi doktorla yapamıyorlar ve bu yüzden de bir çok ölüm vakaları oluyor. Bütün bunlara iş kanunile bir nihayet verilmelidir. Kadınlara doğurmadan evvel altı hafta ve sonrada altı hafta tam yevmiye ile izin mecburiyetini koşan bir iş kanunu, işçi kadının bu derdine de kısmen olsun çare bulabilir. Emzikli kadınlara çocuklarına meme vermek için iş saatları içinde her üç saatte bir müsaade verilmeli, bütün fabrikalarda çocuklar için kreşler ve çocuk evleri açılmalıdır.

Şimdi bir de çalışan kadınlardan yol vergisi almak istiyorlar. Zaten kazancı kendisine ve evdeki sıska ve hastalıklı çocuklarını ancak yarı aç vaziyette bile geçindirmeye yetişmeyen bu kadınlardan dört lira yol parası almak onları bütbütün sefalet ateşine yakmak demektir. Kanunun almak istediği yol vergisi işçi kadınlardan en fazla kazananlarının bile bir haftalık kazancı demektir. Zenginlerin kadınları salonlarda ipekli elbiseler içinde zevk ve sefahet alemlerinde eğlenirlerken. Evdeki hasta çocuğuna sade suya bir çorba parası çıkarabilmek için kışta kıyamette, yağmurda ve çamurde yalin ayak ve yahut en fazla yırtık pabuçlarla fabrikalara, depolara giden kadınlardan yol vergisi alınmaz. Yolları onlar eskitmiyor, bu biçareleri sefalet kaynakları olan fabrikalara sürükleyen bu yollar eskitiyor.

İşçi kadınlar! her türlü iktisadi ve siyasi istekleriniz için Komunist partisinin bayrağı altında ve erkek sınıfdaşlarınızla omuz omuza mücadele edin!